Doğanın İzinde: Mahatma Gandhi ve Masanobu Fukuoka

Masanobu Fukuoka ve Doğal Tarım 

Tüm dünyada pek çok insana ilham veren ve onları doğal tarımın yoluyla tanıştıran Ekin Sapı Devrimi kitabının yazarı Masanobu Fukuoka, artık aramızda değil. 16 Ağustos 2008’de vefat ettiğinde 95 yaşındaydı. Bu makaleyi yazmak için, 10-15 yıl kadar sonra, üçüncü kez kitabını okuyorum. Sanki Mahatma Gandhi’yi okuyormuşum gibi! Gandhiji ve Fukuoka arasındaki en büyük benzerlik, ikisinin de önce yapmış, sonra öğüt vermiş olmasıdır. “Hayatım benim mesajımdır”, Gandhi’nin en dikkate değer ifadelerinden biriydi. Fukuoka bu tarz bir ifadede bulunmasa da, doğal tarım kapsamında onun hayatı, mesajı olmuştur. Yine de, Gandhiji’nin hayatı ve mesajı gerçeklik, şiddet karşıtlığı ve köy temelli ekonomide evrensel uygulanabilirlik taşımaktadır, Fukuoka’nın mesajı ise daha ziyade doğal tarım çerçevesindedir.

Fukuoka, Buddha ve Gandhi’den ilham almıştır. Kendi deyişiyle,

“Gandhi’nin yolunun – yöntemsiz bir yöntem, kazançsız bir hareket, muhalif olmayan bir zihin – doğal tarıma çok benzediğine inanıyorum. Kişi neşe ve mutluluğu onları elde etmeye çalışırken kaybedeceğini anladığında, doğal tarımın özü anlaşılacaktır. Doğal çiftçiliğin nihai amacı ekinlerin değil, insanların yetişmesi ve mükemmele ulaşmasıdır.”

Yine Fukuoka, bu kitabın başka bir bölümünde şöyle der,

“Yavaş yerine hızlı, daha az yerine daha çok – bu çarpıcı ‘gelişme’, toplumun eli kulağında olan çöküşüyle doğrudan ilişkilidir. Yalnızca insanı doğadan ayırmaya yaramıştır. İnsanlık maddiyat ve kişisel kazanca duyduğu arzularını şımartmayı bırakıp spiritüel farkındalığa yönelmelidir.”

Gandhi’nin söylediklerine çok benzemiyor mu?

Genç bir adamken, Fukuoka kırsaldaki evinden ayrılıp mikrobiyoloji çalışmak üzere Yokohama’ya gitti. Bitki hastalıkları uzmanı oldu ve birkaç yıl boyunca laboratuvarda zirai gümrük müfettişi olarak çalıştı. Bu dönemde, henüz 25 yaşında genç bir adamken, gelecekteki tüm çalışmalarının temeli ve Ekin Sapı Devrimi’nin teması olacak bir deneyim yaşadı. İşinden ayrıldı ve fikirlerinin doğruluğunu kendi tarlalarında kanıtlamak üzere köyüne döndü.

Devrim Nasıl Başladı?

Fikrin temelleri, Fukuoka tesadüfen eski, yıllarca kullanılmamış ve sürülmemiş bir pirinç tarlasının yanından geçerken ortaya çıktı. Yabani ot ve çimenlerin arasından çimlenmiş sağlıklı pirinç filizlerini gördü. O andan itibaren, pirinç yetiştirmek için tarlasını sular altına bırakmaktan vazgeçti. Pirinç tohumlarını ilkbaharda ekmeyi bıraktı, onun yerine doğal hallerinde düşecekleri biçimde, sonbaharda doğrudan yüzeye saçtı. Yabani otlardan kurtulmak için toprağı sürmek yerine beyaz yonca zemin örtüsü ve arpa/pirinç saplarının malçı ile otları kontrol altına almayı öğrendi. Şartların ekinlerinin lehine geliştiğini gördükçe, Fukuoka tarlalarındaki bitki ve hayvan topluluklarına gitgide daha az müdahale etmeye başladı.

Tarımın üç yolu da (doğal, geleneksel ve kimyasal) kıyaslanabilir ölçüde kâr getirirler, ancak toprağa olan etkileri çok büyük farklılık gösterir. Fukuoka’nın tarlalarında, toprak her mevsim daha da iyileşir. Geçtiğimiz 25 yılda, toprağı sürmeyi bıraktığından beri, tarlaları verimlilik, yapı ve su tutma gücü anlamında oldukça gelişti. Geleneksel yöntemlerle toprağın koşulları az çok aynı kalır. Çiftçi, kattığı kompost ve gübre miktarıyla doğru orantıda ürün elde eder. Kimyasal tarım yapan çiftçilerin tarlalarındaysa toprak gitgide cansızlaşır ve yerel bereket kısa sürede yok olur.
Fukuoka’nın çalışmalarını sürdürdüğü Şikoku’da; pirinç kıyı ovalarında yetişirdi, burayı çevreleyen tepelerde ise turunçgil ağaçları vardı. Çiftliği 5 dönümlük pirinç tarlasına ve 40 dönümlük turunçgil bahçelerinden oluşuyordu. Çiftçiliğini yaptığı bu topraklarda dört temel ilkeyi benimsemişti.

Dört İlke

-TOPRAĞI SÜRMEK YOK. Pulluk kullanmak ya da toprağı alt üst etmek yok.

-KİMYASAL GÜBRE YA DA HAZIR KOMPOST YOK. İnsanlar doğanın işine karışırlar, hareketlerinin oluşturacağı yaraları iyileştirmeleri ise mümkün olmaz.

-YABANİ OT TEMİZLİĞİ YOK. İlaç kullanarak ya da toprağı sürerek otları ayıklamak yok. Otlar toprak verimliliğinde ve biyolojik topluluğun dengelenmesinde rol oynar.

-KİMYASAL İLAÇ KULLANMAK YOK. Toprak sürme, gübre ve pestisit kullanımı gibi doğal olmayan uygulamalar yapıldığından beri, güçsüz bitkilerin yetişmesinin önü açıldı. Hastalıklar ve böcek ekosistemindeki dengesizlikler, tarımda büyük bir problem haline geldi.

Doğal tarımın bu dört ilkesi doğa ile tümüyle uyum içindedir, doğanın bereketin geri kazanılmasını sağlar. Nihayetinde, en önemli etken yetiştirme teknikleri değil, çiftçinin ruh halidir.

Kendine Yeten Bir Çiftlik

Tarımın dışında, Fukuoka çiftliğinde küçükbaş hayvanlar, kümes hayvanları, arılar ve balıklar da barındırıyordu. Tüm bu etkenler, çiftlikteki yaşamın kendi kendine yetmesini mümkün kılıyordu – Gandhi’nin idealindeki, gereken her şeyin yerel olarak üretildiği bir çiftlik.

Fukuoka kendi zamanında bir efsane olmuştu. Doğal olarak, yalnızca Japonya’nın farklı bölgelerinden değil, dünyanın her yerinden akın eden ziyaretçiler ve hayranları vardı. Çiftliğini ziyaret edenler Gandhi’nin Sevagram’ına benzer, çamurdan yapılmış kulübelerde kalır ve günlük işlere yardım ederlerdi. Ziyaretçilerden biri şöyle anlatır:

“Fukuoka’nın çiftliğinde modern kolaylıklar yoktur. İçme suyu kaynaktan kovalar ile taşınır, yemekler odun ateşinde pişirilir, ışık mumlar ya da gaz lambası ile sağlanır. Dağ yabani şifalı otlar ve sebzelerce çok zengindir. Yakındaki nehirlerden balık ve kabuklu deniz hayvanları avlayabilir, birkaç mil ötedeki İç Deniz’den ise deniz sebzeleri toplayabilirsiniz. Odun kesme, yemek pişirme, banyo için sıcak su hazırlama, keçilere bakma, tavukları besleme ve yumurtlarını toplama, arı kovanları ile ilgilenme, kulübeleri onarma ve arada bir yenilerini inşa etme, soya fasülyesi ezmesi ve loru hazırlama gibi gündelik işler vardır.”

Neden ‘Ekin Sapı Devrimi’?

Şu Taneye Bir Bakın başlıklı ilk bölümde, ilk cümleler şöyledir:

“Bu bir tek ekin sapından bir devrim başlayabileceğine inanıyorum. İlk bakışta, bu pirinç sapı hafif ve önemsiz görünebilir. Neredeyse hiç kimse onun bir devrim başlatacağına inanmaz. Ama ben, bu sapın ağırlığını ve gücünü fark ettim. Bana göre bu devrim oldukça gerçek.”

Başka bir yerde, Fukuoka şöyle der:

“Sapı yaymak pek önemli görünmeyebilir ama benim pirinç ve kış tahılı yetiştirme yöntemim için bu esastır. Her şeyle bağlantılıdır; verimlilikle, filizlenmeyle, yabani otlarla, serçelerin uzak tutulmasıyla, su idaresiyle. Teoride ve pratikte sap kullanımı tarım için hayati bir konudur. Bu, insanların anlamalarını bir türlü sağlayamadığım bir şey.”

Uyarı Notu

Bu yazıyı bitirmeden önce, günümüzde popüler hale gelmiş organik tarımın Fukuoka’nın yöntemlerinden farklı olduğunu söylemek isterim. Organik tarım ile uğraşanlar kompost hazırlar: Solucan gübresi, Panchagavya (Hindistan’da kullanılan, inek atıkları ve sütü ile hazırlanan bir tür gübre), biyolojik gübre, biyolojik pestisit ve benzeri. Bu yöntemler, toprağı yalnızca kendi işini görmeye bırakan Fukuoka’ya yabancıdır.

Yine de, bir uyarıda bulunmak yerinde olacaktır. Kitabında Fukuoka; coğrafyanın ve toprağın topografyasının, yapısının, dokusu ve su tutuşunun, ne kadar güneş aldığının, böcek türlerinin, kullanılan tohum çeşitliliğinin ve yetiştirilme biçiminin temel faktörler olduğunu söyler. Bunlar bölgeden bölgeye değişir. Fukuoka’nın kendi çiftliğinin biraz istisnai olduğu söylenebilir. Bölge bahar yağışlarına dayanan, nemli bir iklime sahipti.
Toprağın killi bir dokusu vardı. Yüzey tabakası organik maddece zengindi ve iyi su tutuyordu. Tamil Nadu’nun merkez ya da güneydeki kuru bölgelerinde, dünyanın yağış almayan diğer yerlerinde ya da kumlu veya tınlı topraklarda Fukuoka’nın ‘hiçbir şey yapma’ yöntemini doğrudan uygulamaya çalışıp yalnızca tohumları saçıp beklersek, hiçbir sonuç elde edemeyiz.

Yine de, Fukuoka tarımda yeni bir akım yarattı. Teknikleri hiç değilse bazı bölgelerde uygulanabilir. Farklı toprak ve iklim koşullarının olduğu bölgelerde en azından kimyasal gübre ve pestisitten vazgeçilerek organik gübreleme yapılabilir. Son olarak, Fukuoka’nın Ekin Sapı Devrimi’ni okuyan biri; onun doğruluğu, sadeliği, spiritüelliği ve en az müdahale ile doğanın bir parçası olarak yaşayışını gördükçe Gandhi’yi anacak ve ilham alacaktır.

M.R. Rajagopalan, Tamil Nadu.

Bu yazı Gandhi Foundation’dan George Paxton’ın izniyle çevrilmiştir. Hakları M.R. Rajagopalan’a ve Gandhi Foundation’a aittir.

Çeviren: Cemre Kontacı

Kaynak: https://gandhifoundation.org/2009/12/27/masanobu-fukuoka-and-natural-farming-by-m-r-rajagopalan/

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s