Umrumda Değilsiniz!

Bu ironik ifadeyi Basmane “Kapılar” kolektifindeki Yabani Tarım Grubu toplantısında kullanmıştım. Gelelim meramımıza…

Umrumda değilsiniz, demiştim oradakilere şakayla karışık. Aklım, yapacağım şeylerde demiştim.

Kötülükle uğraşmak yerine iyiliğe odaklansak dünya şüphesiz daha iyi bir yer haline gelecek. Neler yapabiliriz?

1. Kimsenin kimsenin umrunda olmazken aynı zamanda herkesin birbirinin umrunda olduğu bir sistem yaratabiliriz. Permakültür deyimiyle yalnızca kendimizi gözetirken aslında dünyayı ve insanları gözetebilir; daha fazla paylaşabiliriz. Bunun için diktatörlere, savaş çığırtkanlarına, yobazlara, çocuk ve doğa düşmanlarına ihtiyacımız yok. Yani onların bizi doğrulamasına gerek yok. Çoğunluğun düşüncesine, dogmalarına, aptallıklarına ihtiyacımız yok. Umrumda değilsiniz. Yani sizin benim gibi düşünüp düşünmediğiniz ya da nasıl düşündüğünüz çok da umrumda değil. Umrumda olan benim. Nasıl değişmeliyim? İşte umrumda değilsiniz, ironisinin kalbi…

2. İnsanları birbirine benzeyen kapalı toplumlar (cemaat) yaratmak yerine kenar etkileri birbiriyle kesişen topluluklar yaratmalıyız. Buna sosyal permakültür tasarımı da diyebiliriz. Çeşitlilikten bereket doğar. Ormandan korkan monokültürün hışmına uğrasın! Amin!

3. Disiplin! Hım! Önemli bir sorun! İyi de disiplin ihtiyacı ahlakın olmadığı yerde vardır. Ahlakın olduğu yerde disipline ihtiyaç yoktur. Disiplin yerine ilkesel anlaşma daha doğru olur. Daha samimidir. Yapamayacağını konuşmak ahlak değildir zira… Ahlakın özü olduğun gibi görünmektir. İlkesel kurallar konur. Sözsüz yasalar, sözlü yasalardan daha etkilidir. Devrimci önderlerin tepeden dayatması faşist dayatma kadar ters sonuç verir. Çok merak eden, Ezilenlerin Pedagojisi’ni okuyarak ne demek istediğimi sorgulayabilir. En iyisi kitlece dönüşmektir. Önder, öncüdür; disiplin verici değil. İsteyen alınabilir ama Lenin’dir; Stalin değil.

4. Eğitim? Eğitime gerek yok… Yapmak eğitimdir. Birlikte yapacaksın. Merak ederse söylersin… Önemli olan lafız değil, ortam oluşturmaktır. Okullarda doğal tarım, permakültür, doğa bahçesi vb. ortamlar oluşturulmalıdır. Bol bol etkinlik… Hatta bu yüzden permakültür kurslarına karşıyım. Paylaşım etkinliği olur. Birlikte yaparsın.Hatta “öğreten” daha çok öğrenir. Bu şey de parayla olmaz be kardeşim. Çok gerekliyse masrafları paylaşırsın… Ya da dersin ki biz bu naneyi alternatif bir yoldan yiyemedik; sökülün paraları gönlünüzden ne kopmazsa… Samimi ol, canımı ye yani… Yoksa suni gübre patronu ol. Daha samimî…

5. İktidar! Gemiyi dönüştürmeden dümeni tutanlar bindikleri geminin formasını giyerler. O yüzden mesele gemiyi değiştirmektir. Ben önce iktidar olayım, sonra gemiyi değiştiririm. Yalan! Biraz da ben yiyeyim koltuk nimetlerini… Ben faydalanayım o ayrıcalıklardan… Önce gemiyi değiştireceksin, bir taraftan da dümeni…

6. Hedef! İnsanın insanla, kendiyle ve doğayla olan yabancılaşmasının aşılmasıdır. Bunun yeri, zamanı, miktarı yoktur. Planı da yoktur. Çünkü hiçbir plan hayatın kendisine birebir uymamaktadır. Ustaların çizdiği modellerden elbette yararlanılacak. Feyz alınacak. Bunlar tartışılacak. Ancaak… Neyin nasıl geleceği, nasıl kurulacağı tartışması kurmaktan ayrı ya da önce olamaz. Kurmadığımız şeyi tartışma cüretini kendinde gören ahmaklarız biz. Alternatif modeller her koşulda, her ortamda yaratılabilir. Bunun adına ister doğal tarım, ister ekolojik endüstri, ister komünizm, ister dünya cenneti, ister permakültür deyin…

Doğacıl, insancıl, paylaşımcı, geridönüşümlü, kendine yeterli, özgür, barışçıl toplumsal sistem tasarım ve uygulamaları mümkündür.

Kurmak istediğin şey, kurduğun hatta kurmadığın şeydir. Bundan iyi yergi olur mu?

Bugüne kadarki siyasal ve sosyal mücadeleleri biçimlendirmiş ayaklanma tezine itirazım şu: Biz sistemi teşhir edelim. Kitleler gerçeği anlayacak ve ayaklanacak… Vallahi siz sınıf mücadelesini de yanlış anlamışsınız. Nicel birikim olmadan nitel değişim olmaz. Alternatifini inşa ederken değişir sistem. Ayaklanma sonuçtur. Sebep değil. Kapitalistlere ihtiyaç duymadığımız bir sistemin temellerini atın ben de size ayaklanmanızın ne kadar başarıya ulaşacağını söyleyeyim. Yani diyorum ki kurak toprağa gübre atıp durmayın. Sıcak kompost yapın. Zızzt! Permakültür! It is Bill Mollison!

Bill Mollison diyor ki: Kezlerce sokak gösterisine katıldıktan ve bu şekilde sistemin değişmeyeceğini anladıktan sonra farklı bir şey inşa etme işine girdim ve permakültür fikrini oluşturdum.

Netice!

Bulunduğunuz zeminde farklı (doğacıl, insancıl, paylaşımcı ve özgür vb.) yaşam yapıları oluşturmalısınız. Oluşturmalıyız. Bunu yaptıktan sonra kesişen noktalarımız bizim örgütümüzdür. Geçmişin en büyük hatası çevreyi savunup çevresini savunamayan, emeği savunup emeğini savunamayan, kadınları savunup kadınlığını savunamayan, devrimi savunup devrim olamayan; kısacası “mış gibi yapan” insanlardı. Biz, biz gibi olalım. Bütün “mış”lar “yor” ve “dır” olacaktır.

Umrunuzda olmam dileğiyle… UMRUMDASINIZ!

Hüseyin Tunca

umrumda-degilsiniz-ekin-sapi-devrimi

Görsel: Ada Soysal

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s